"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş / Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar / Eşini kaybeden bir kuş gibi kar
Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar / Geçen ilkbahar günlerini arar
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu / Ey kalplerin divane şarkısı
Ey kebûterlerin neşideleri / Ey güvercinlerin şiirleri
O baharın bu işte ferdâsı / O baharın bu işte yarını
Kapladı bir derin sükûta yeri / Kapladı bir derin sessizliğe yeri
Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar / Ki sessizce arasıra ağlar
Ey uçarken düşüp ölen kelebek / Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek / Bir melek kanadının beyaz püskülü
Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar / Seni solgun bahçelerde arar
Sen açarken çiçekler üstünde / Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze / Ufacık bir çiçekli yelpâze
Nâ'şun üstünde şimdi ey mürde / Cansız bedenin üstünde şimdi ey ölü
Başladı parça parça pervâze / Başladı parça parça altın kırıntıları
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar! / Ki gökyüzünden düşer düşer ağlar!
Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar; / Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar ;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar / Küçücük, beyaz başlı baykuşlar
Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar. / Sizi dallarda, yuvalarda arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân, / Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar; / Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar ;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! - / Yuvalarda -feryat etmeyen yetîm-
Son kalan mâi tüyleri kovalar / Son kalan mavi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar. / Ki havada uçar uçar ağlar.
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir / Ey kış göğü, elinde yığın yığındır
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter... / Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, ıslak bulut...
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir- / Dök ey gökyüzü -doğanın canlılığı uykudadır-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler! / Siyah toprağın üstüne katışıksız çiçekler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! - / Her ağaçlık yer şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid... / Bir gölge yığını ve siyah renkli ve ümitsiz...
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek. / Ey kış göğünün eli, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd! / Her ağaçlığın üstüne bir beyaz örtü!
Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar / Göklerden emeller gibi dökülüyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar / Her mutlu hayalim gibi koşarak düşüyor kar
Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar / Sessiz bir rüzgar tüylü bir kanatta uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar, / Yolunda durur bir aralık sonra uçarlar,

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân, / Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçışarak
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân / Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmede
Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun, / Karlar, sessizliğin dualarının bütün nağmeleri
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun. / Karlar, ruhların bahçelerinin çiçekleri
Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök. / Dök siyah toprak üstüne, ey göğün eli dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök: / Ey göğün eli, izzetin eli, kışın eli, dök :
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi; / Bahar çiçekleri yerine beyaz kar
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi. / Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu.

Cenab Şahabettin
Share

0 yorum: