"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

Daha önce birincisi yapılan kitap ödüllü yarışmanın ikincisinin yapılacağını öğrenince sizlere de haber vermek istedim. Ve ayrıca davet için de teşekkürlerimi iletmekten onur duyarım. Kitap severlerden "hani nerde?" sorusunu duyar gibiyim :) 
İşte burada...
Share

Sevgili blog :) (günlük mü yazıyorum ne? )
Bugün bir kaç işim için çarşıya çıktım ve dönüş yolculuğu için otobüse bindim. Şoför koltuğunun arkasında bulunan panoya işitme cihazlarının tanıtım reklamı asılmış. Ve reklamı yapan merkezin sloganı da "duymak hayattır!" 
Ama bu cümleyi zihnim farklı yorumlamış olacak ki, dilim "duymak sanattır" diye telaffuz etti. Biraz düşününce aklıma hak vermedim değil :)
Evet günümüzde insanların suskunluklarının ve bakışlarının haykırışlarına sağır ne çok kulak var! Ya da duymak istenmeyen, kıymet verilmeyen sözlere tıkalı...(ah bir idrak edebilsek keşke bazı şeylerin bizim için önemli olmasa bile karşımızdaki kişi için değerli olabileceğini)
Aslında biz sadece dilimizle değil, hareketlerimizle, bakışlarımızla ya da susuşlarımızla da konuşuruz. Lâkin bunları duyabilen kulaklar yok denilebilecek kadar az. Buradan yola çıkarak gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz ki;
DUYMAK SANATTIR!

"abherî"
Share

Yüksek sesle konuşan, asık suratlı bir kalabalık içinde bir sessizliği onarmaya çalışmaktan sindi üstüme, bu ezilmiş gül rengi acemilik.

Bir kirlenmeden korunmak için susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi olduğunu çok sonra öğrendim. Benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı.
İnsanın acısını insan alır.
Herkesin gövdesiyle varolduğu yerde yüreğini öne süren "bir beyazdım, zenciler arasında" kimsenin başkasının gözünün içine bakamadığı, herkesin çoğalmak için aynasını yanında taşıdığı yankısız bir zamanda, insanları sulara bakmaya çağıran meczup, bir beşinci mevsim simyacısıydım, yanlışını sevip yenilgisini kutsayan...
Bir solgunluktan geliyorum evet... 

Kıyılarındayım işte tüm kirlenmişliğim, tüm arınmışlığımla...

İnsanın acısını insan alır.
Şükrü Erbaş
Share

gün gelir şairlerinde dili tutulur
sözler seçilir sözlerden 
gerisi unutulur

kitabı eline alır bir şair 
şiirinden utanır
zamanın keskin gözleri vardır
Ölümsüz olanı iyi tanır...

Mustafa İslamoğlu

Hayırlı cumalar ile...
Share

Yıllar boyu canım zehrini bildi
Testiyle içtimse bal demedim ki
Bak yine kalemim bülbül kesildi
Ötmüyor dedimse lâl demedim ki

Düşmedin satırdan hatır düşse de
Gözyaşım yıllandı altın kâsede
Kalbimi sunarken sırma kesede
Ömrümden bir ömür al demedim ki

Hatırla umutlar halay durmuştu
Hayalim yarına vaat kurmuştu
Vicdansız saatin erken vurmuştu
Vakitli vakitsiz çal demedim ki

Mantığım uzaktı yalan dolandan
Gün gelir kahırdan saçlar yolandan
Bahçıvan ne bilsin gizli solandan
Cebimden baharı çal demedim ki

Yapraklar sarardı tozlandı raflar
Derdime bakmaktan bıktı sarraflar
Meczubum mekânım ücra taraflar
Bu hicret bir şaka hâl demedim ki...

Mehmet Durak
Share
Ben sana bülbül bana sen gülşen ol,
Ko beni ağlayayın sen gül şen ol.

(Ben sana bülbül olayım, sen bana gül bahçesi ol,
Bırak beni ağlayayım, sen gül, şen ol !)

-Mesîhî-
Share

Çekip gitmeli
Çekip gitmeli gerçekten
Ta uzaklara değil!
Ta uzaklar herkesin düşü
En yakına gitmeliyim
Uzaklardayken herkes
Görülmemeliyim...


Sanem Uçar
Share

Bunlara denecekse yaşamak inanın benim de geldi başıma
Geldi geçti iz bırakmadan adak başında
Deli olma çocuk dediler sonunda
Çıldırdın mı ihtiyar 
Beni hep müşteki kıldılar yaşımdan
Yaşamak geçti başımdan.
İsmet Özel
Share

Ne bakıyorsun hayat
hiç mi bahar görmedin!
Gel de
boyunun ölçüsünü alalım
kaç kibir metresin!
Kalıbını çıkarıp, kafanı ütüleyelim
kırışıklıkları gitsin
cebinde huzur bulunsun deyip
ne olur, -me olmaz
haftalık harçlığından yüz verelim
Sen yine astarını iste
biz kaşlarımızı çatıp ince bir kumaşa
çımasını çekelim kızgınlığımızın
ucuz radyoda Orhan baba
daha iyisi için batsın bu dünya!
Ayakta kaldın hayat, otur biraz
kalbimdeki yırtık, dikiş tutmaz deme
Allah’ın kelâmı geçtiğinde
yaralar bile ilaç olur merheme...


M.Fatih Çetinkay
Share

Herkes resmi anlamak istiyor.. Neden kuşların şarkılarını da anlamaya kalkmıyorlar? Niçin geceyi, çiçekleri, etrafındaki herşeyi sevmekle yetinebiliyorlar da, resme gelince mutlaka anlam çıkarmaya çalışıyorlar.. 

Pablo Picasso
Share
Züleyha değilim !.
Ne onun kadar zengin ne de onun kadar güçlü..
Ama en az Züleyha kadar sevebilirim.
Sen de bir Yusuf değilsin neticede,
Ama Yusuf kadar güzelsin gözümde…
Yusuf’un elleri diyordu Züleyha
Bense gözlerin..
Gözlerine baktıkça senin esirin…
Züleyha’nın gülümsemesi vardı
Benim ise sana yazılmış sözlerim,
Sana baktıkça eriyen yüreğim.
Ve sen ki aldın aklımı başımdan
Yedi cihan devirdim sanki ardından,
Öyle ki çöllere düşseydim yalın ayak,
İnan yakmazdı sıcaklık,
Yüreğimi yaktığı kadar…

Ve Züleyha kalbine baktığında
Yusuf’u nasıl ve neden sevdiğini merak etti.
Perdeler kalktı kalbinin üstünden. Işık.

Ve ben seni sordum neden ve nasıl sevdiğimi kendime.
Cevabı basitti aslında.
Gönül seni seçmişti bir kere,
Hacet yoktu başka söze…

Züleyha’yı kıskanmış mıydım bilmiyorum,
Ama O kavuşmuştu sonunda Yusuf’una
Ve haklı olarak seviyordu ya
Ben de haklıydım aslında,
Ama ben kavuşur muydum bilmiyorum sana…

Ne ben Züleyha idim ne de sen Yusuf,
Olabilir miydik bilmiyorum,
İsterdim ki en az onlar kadar sevebilen
Ve onlar kadar yürekli,
Bu sevda yazılsaydı bir gün
İkimizin üstüne,
Birbirlerini çok sevdiler diye
Dilden dile dolaşıp da,
Tarih olsaydık seninle…

 Mehpare Öğüt
Share

Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur...

-Mevlana-
Share

Dikkat ettiyseniz yaban kazları “V” şeklinde uçarlar. Bilim adamları kazların neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar. araştırma sonucunda su verilere ulaşmışlar;

1-) "V" seklinde uçulduğunda, uçan her kus kanat çırptığında, arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akimi sağlıyormuş. Böylece "V" seklinde bir formasyonda uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde yetmiş oranında uzatıyorlarmış. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlarmış.

Kıssadan Hisse: Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir araya gelen insanlar, birbirlerinde hız ve haz alarak hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler.

2-) Bir kaz, "V" grubundan ayrıldığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü diğer kuşların oluşturduğu hava akiminin dışında kalmış oluyor. Bunun sonucunda, genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna grupla devam ediyor.

Kıssadan Hisse: Eğer kafamız bir kaz kadar çalışıyorsa; bizimle ayni yöne gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğini sürekli kılarız.

3-) "V" grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda yorulunca en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna geçiyor. Bu değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz grubun her noktasında yer almış ve aynı oranda yorulmuş oluyor.

Kıssadan Hisse: Yaptığınız her işi, yeri ve zamanı geldiğinde başkasına bırakmak gerekiyor.

4-) Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere öndekileri bağırarak uyarıyorlar.

Kıssadan Hisse: İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının uyarılarına gereksinim duyarız. Bundan alınmamalıyız; tam aksine, böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız.

5-) Gruptaki bir kus hastalanırsa veya bir avcı tarafından vurulup uçamayacak duruma gelirse; düşen kusa yardim etmek üzere gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta/yaralı kazın yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (veya eğer ölürse, ölümüne kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar.
Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor.

Kıssadan Hisse: Adam olmak sadece insanlara özgü değil....

Sait Çamlıca
Share

Hüznümün beni aşan taşkınlığını,
Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını,
Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve
Azalmayacak kararlılığını anlayabilseydin...
Anlatabilirdim sana;
Seninle yaşanan bir aşktan sonra,
Ayrılığın, ölüm bile olsa, mavi bir ölüm olacağını...

Ömer ÇELİK
Share

Zoru başarmak zorluklara davetiye çıkarmaktır!
"abherî"
Share

Kim bilir şimdi akşamın şakağına
Kanını kurşunlar gibi savuran yüreğim
Dâr-ı dünyada
Bir de ne yaptıysam
İçimden atamadığım köpeklerim
Bir yanım yol ağzında
Bir yanım yara benim
Bir yılan adımı ısırıyor
Bir akrep kolumu kanadımı
Sokaklarda gözlerinden geçilmiyor
Beni hep sizin oralardan topluyorlar
İliklerimde bir kadîm sarhoşluğun uğultuları adıma ve bana aldırmıyorlar
Yâni şimdi ben başka biriyim
Bak bu yanımda duran İsmail
Bu yanan ellerse benim ellerim
Ya gel bana adımı bildir
Ya elif kaddim büküp berdâr edeyim
Şimdi bu benim yalnızlığıma dökülen şiirler senin değilse kimin
Bu göz yaşlarıma yürüyen sâhil
Bu sabahlar
Bu gecenin serin atlıları
Ben kalbimi ellerinin ortasına koydum
Kalbimi tut
Tut ki bileyim
Zîrâ ben bu râh-ı firkatte yeniyim
Çünkü ikide bir başkası olmaktan yorulur kalbim
Senin ellerinle alır yerine koyarım
Sen olmasan ne yaparım
Göz yaşım
Yorgunluğum
Sevincim
Alın terim...
 
Mehmet Ragıp Karcı
Share

Acı çekmemek için, aşkı reddetmek gerekiyordu. Bu da hayattaki kötülükleri görmemek için kendi gözlerini çıkarmak gibi bir şeydi...
Paulo Coello
Share

Hicr ü visâl dirler iki nesne var imiş,
Gördük anun birisini ol birisü nedür?

(Ayrılık ve kavuşma diye iki şeyin olduğunu duyduk,
Onlardan birisini gördük de, acaba diğeri nasıl bir şeydir?)

-Kabulî-
Share


Tüm zamanların en iyi icadı..
Share

Bir türkümüz vardı, şöyle başlıyor veya devam ediyor: “Ben ahlâkın beğendim / Cemâlinde gözüm yok.” İşte bu anlayıştan, doksan - altmış - doksan’a nasıl gelindi? Bunu gerçekten tartışmamız gerekiyor.

İbrahim Tenekeci
Share

Veysel Karani Hazretlerine sorarlar;
Nasılsınız?
Cevap manidardır;
Akşama çıkıp çıkamayacağını bilemeyen bir insan nasıl olursa.
Sevenleri ısrarla kendisinden bir nasihat duymak isterler..
O gülümser ve;
Allah'ı bilir misiniz?
Evet biliriz.
Öyleyse başka şey bilmeseniz de olur.
Efendim bir nasihat daha...
Allah sizi bilir mi?
Elbette bilir...
Öyleyse başkaları bilmese de olur ...
Share
Talebe aşık mı yoksa soruyu mu bilememiş anlayamadım doğrusu :)
Share

Atalarımız tebdil-i mekanda ferahlık vardır demişler, ben de "tebdil-i temada ferahlık" vardır diyerek merhaba diyorum :)
Uzun bir aradan sonra burada olmak güzel...
Share