Bazılarımıza göre, hayat karanlık bir kuyu!..
Son derece ağır bir yük!..
Her gün, her şey biraz daha kötüleşiyor!..
Nokta kadar bir umut ışığı bile yok!..
Böyle düşünüyorsanız bilin ki bu "Müslümanca" bir bakış açısı değil...
Hz. Âdem böyle düşünseydi
Havva'sına, daha sonra da Cennet'ine kavuşamazdı...
Hz. Yusuf böyle düşünseydi, kardeşleri tarafından itildiği karanlık kuyudan dışarı çıkamazdı...
Hz. Yunus böyle düşünseydi, balığın karnında kalırdı...
Hz. İbrahim Nemrud'un ateşinde yanardı...
Peygamberlerimiz en zor anlara bile teslim olmadılar; içlerindeki imana ve iman kaynaklı umuda tutunup, kurtuldular.
Böylece her şart altında umut ışıklarının varlığını ispatladılar.
Bilin ki, umut ışıkları hiçbir zaman tümüyle sönmez:
Çünkü her halimizi gören ve bilen BİRİ var...
Öyleyse umutlanalım:
Hz. Yusuf'u karanlık kuyuda bulup kurtaran,
bizi de güçlüklerden kurtarabilir...
Hz. Yunus'u balığın karnından kurtaran,
bizi de iç karanlığımızdan kurtarabilir...
Hz. İbrahim'i Nemrut ateşinden kurtaran,
bizi de şeytan ateşinden kurtarabilir...
Şu halde "çaresizlik" yoktur... Sadece kendini öyle hissetmek vardır!
Hayat dikkat ister!..
Çünkü bir kere yaşanır.
"Deneme-yanılma" metodu uygulama şansımız yoktur.
Iskaladığınız anları geriye dönüp yeniden yaşayamazsınız.
Tekrar tekrar başlayamazsınız.
Bu bakımdan her an, son an kadar değerlidir.
Yavuz Bahadıroğlu
25.1.11 |
vakt-i nesir
|
0
yorum
0 yorum: