"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
Kişi kendi karar verebilir mi hangi yoldan ve nasıl gideceğine?
Bu hamur çok su götürür, o nedenle Yunus'un bir beytini hatırlatmayı makama daha münasib görüyorum:
"Çıktım erik dalına anda yedim üzümü

Bostan ıssı kakıyub dir ne yirsin kozumu?"
Yani, erik dalına çıkıp tam da üzüm yediğimi zannederken, bahçenin sahibi gelmiş beni cevizlerine dadanmakla suçluyor.
Bu beytin açıklamasını Niyazî Mısrî hazretlerinin kaleminden okuyanlar bilirler ki bir ustanın kılavuzluğundan istifadeyi bilmemek helâk olmak anlamına gelir. Öyle ya, henüz yolun başındayken hakikatin sana hangi surette tecelli edeceğini sen nereden bileceksin?

Bir de bakmışsın ki erik ağacında üzüm yediğini sanırken kırk yıl mideni cevizle doldurmuşsun.

Dücane Cündioğlu
Share

4 yorum:

  1. yunus emre gibi derim tasavvufçuların, şiirlerinde neyi anlatmak istediini anlamak güçtür. ben şöyle düşünmüştüm: üzüm asması, kendi gövdesini taşıyamaz, ya altına payanda yapmak, ya dallarını iple bir yerlere asmak (bunun için asma denir) ya da başka bir ağacın yanına dikmek gerekir ki o ağaca tutunarak yükselsin. özellikle kara üzüm için bu böyledir. demek ki erik ağacının yanında, erik ağacına tutunarak büyümüş bir üzüm asması varmış. üzüm asması kendi gövdesini taşıyamadığından, üzüm asmasına tırmanmanın imkanı yoktur.eğer erik ağacına sarılmış üzüm asması olursa erik ağacına çıkılıp üzüm yenebilir...

    YanıtlaSil
  2. bu yukardaki yorumu niyazi mısri nin yorumu ile ilişkilendirmeye çalışırsak:erik, sacede dışı yenen, içi yenmeyen bir meyvedir. zahiri amele işaret eder.(namaz, oruç gibi). üzüm ise hem içi hem dışı yenir.üzüm de tasavvufa işaret eder. ancak, tasavvufa, batini ilimlere erişebilmek için, zahiri amellerin harfiyyen yerine getirilmesi gerekir... zahiri amellerle yetinmek istemeyenlerin de, batını/ tasavvufi gerçeğe ulaşabilmesi için de yine zahiri amelleri yerine getirmesi gerekmektedir. bugün alevi kardeşlerimizin zannetiği gibi,namaz oruç, hac gibi zahiri ameller yerine getirilmeden tarikat olmaz, hakikate olaşılamaz. yani önce şeriat, sonra tarikat, sonra hakikat..

    YanıtlaSil
  3. küçük bir ek daha: özellikle kara üzüm asması, başka ibr ağaca tutunarak büyür. kara üzümün içi yenir- dışı yenmez. dışı sert ve ekşidir. içi çok tatlıdır. tasavvuf da böyle dıştan bakılınca itici gelir. içinden bakılınca içinde olanlar kıymetini anlar.erik ise dışı yenir içi çekirdek olduğu için yenmez.yani zahiri amel ile batıni ameller birbirinin alternatifi değil,tamamlayıcısıdır. erik ağacına çıkıp erik yemek ve erikle yetinmek mümkündür. ancak üzüme ulaşabilmek için mutlaka önce erik ağacına çıkmak gerekir..

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir yorum ve haklısınız böyle zâtların yazdıklarında neyi anlattıkları çok anlaşılmaz, herkes kendi kabı kadar yorumlar olayı ve sizin yorumunuzla kabınızın genişliğini görmemek mümkün değil...

    Derin anlamlı yazıları çok severim, deryaya dalamasam da derinliğini büyüklüğünü farkedebilmiş olmanın sevincini yaşarım hep...

    Kimbilir Rabbim birgün o derin sularda yüzmeyi de nasip eder... (amin)

    Belki de erik ağacına çıkar hem eriği hem de üzümü yeriz...

    Vaktinizi bu sayfaya lûtfedip harcadığınız için teşekkür ederim...

    YanıtlaSil