"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
Genç yaşta içkiye müptela olmuştu. Bir gün, yolda sarhoş bir halde giderken, üstünde Besmele yazılı bir kağıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öptü, çamurlarını silip, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinde duvara astı.Gece âlim bir zat bir rüya gördü. Rüyada, "Git, Bişr’e söyle! (O bizim ismimizi temizledi Biz de onun kalbini temizleriz. O bizim ismimizi büyük tutup yükseğe astı, Biz de onun ismini büyük yapıp, yüksek kullarımın arasına katarız. O bizim ismimize güzel kokular sürdü, Biz de onun şahsını hidayetini kıyamete kadar müslümanlar için güzel kokular saçan yıldız yaptık" denildi.
Bu rüya, üç defa tekrar etti. Rüya gören zat, sabah olunca, Bişr-i Hâfi’yi arayıp meyhanede buldu.
Bişr, gelen zâta dedi ki:

- Benimle sizin ne işiniz olabilir? Benden ne istiyorsunuz?
- Senin için önemli bir haberim var.
- Kimden bahsedeceksin?
- Allahü teâlâdan…
Bunu duyan Bişr, ağlamaya başladı ve sordu:
- Hâlim malum. Bana şiddetli azap mı yapacak? O zat, rüyayı anlattı. Bişr arkadaşlarına dönüp şöyle söyledi:
- Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz. O zatın yanında hemen tevbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, başka zaman da hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Söz verdiğim zaman yalınayaktım, şimdi giymeye haya ederim" derdi. Ayakkabı giymediği için kendisine ”Hâfi” (yalınayak) denilmiştir.
Share

0 yorum: