"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
.........
hey! yüreğime saplanan hırçın yabancı, içime yıldırım gibi düşen siyah saçlı sanrı
içinden kaç yılkı geçti üşüdüğümüz ve unuttuğumuz sevdaların
seni ne zaman düşünsem karnımın ortasında yanardağ,
sevmesem çeker miydim bunca acıyı, sabır kangren oldu
yoksulum, yorgunum, ufkum sonsuza açık, çığlıklarla geçti üstümden karanlıklar
yıllar ve yıldızlarla tükendim, damarlarımda kan yerine karıncalar
üşüyen ağaç bedenim, çürüyen tomruk sızısı
dudağında ürkek bir öpücük gibi duran bendeyim
içimdeki kırmızı imgeyi nereye koysam utanır
gözyaşlarım yağmur kokusudur topraklarında kararıyor son ışıklar,
son bekleyiş, son sesleniş, son tükeniş
bu şiire artık ne eylül girebilir ne haziran
günleri öyle dövdük ki aşk olsun, acımadan
eylül mora döndü haziran ebruli
.........

Adnan Acar
Share

0 yorum: