"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
Kelimeler mi kifayetsiz yoksa ben mi kıyafetsiz kaldım da üşüyorum ? Ya da kelimeler mi kıyafetsiz ve ben kifayetsiz çözemiyorum, lakin üşüyorum…
Belki de, son kullanma tarihi geçmiş tadı yavan gıdalar gibi özlemimin miadı mı dolmuştu kestiremiyorum, ama üşüyorum…
Penceremi kapattım, üstüne perdeyi sırladım, omzuma hırkamı aldım, zira üşüyorum…

Bu anlamsız titreyişin o iki anlamla giderileceğini aklettiğimde, onlara karşı duyduğum hasretin ne kadar büyüdüğünü fark ettim. Sevgimin cürmümü aştığını bilsem de acemiliğimden olsa gerek hep ürkek bir aşık oldum. Lakin ikisi de maşukluğun verdiği vakur tavırla hiçbir zaman naz yapmaktan geri durmadılar. Onların bu vefasızlığı, kaçan kovalanır kabilince bendeki arzuyu şiddetlendiriyordu. Hasret vuslata hep gebedir ya prematüre vuslatın ömrü kısadır. Özlem önce anne olabilecek olgunluğa erişmeli ki sağlıklı vuslatlar doğurabilmeli…

Ve sonunda iki sevgilimle de buluşma cesareti gösterdiğimde içime dolan sevinci dile getiremeyecek kadar dilim dolanmıştı. Sizlere bir değil de iki maşuktan bahsetmem etik olarak yanlış ve aykırı olsa da ikisinin de gönlüme yerleşmiş olduğunu itiraf etmeliyim. Hani Fatih İstanbul’u fethetmeden, İstanbul Fatih’i fethetmiş ya, ben de aralarında seçim yapamadan, birlikte yüreğimi fethettiler.

Birinin o bembeyaz yüzü, diğerinin ise gözyaşlarıydı beni kendilerine çeken. Ak simalı sevgilimin olmazsa olmazıydı yaşlı sevgilim. Birlikte olmayınca ne birisi o güzel yüzünü ifşa eder ne de diğeri dile gelirdi. Ben de onlarsız lâl olmuştum, ta ki vuslata erene dek…Kelimelerim onlarla kuşanınca ürpermelerim yerini sıcak bir atmosfere bırakmış, hırkamı çıkarmıştım, hüznümün yerini alan mutluluğun kollarında, ben, kelimeler ve bu iki sevgilimle özlem gidermenin sarhoşluğunu yaşıyorduk. Sanki cümlelerim sevdiklerimden birini boynuna dolamış, diğerini üzerine örtmüş, kıyafetsizlini gidermiş ve benim kifayetsizliğime ket vurmuştu. Ve ben sevdiğim, bembeyaz kağıdın üzerinde diğer sevdiğim, kalemle kelimelerimin dansını seyre dalmış, vuslatın tadını çıkarıyorken yavaş yavaş yaklaşan ölüm meleğinin soğuk nefesiyle yeniden üşüyorum…

"abherî"
Share

0 yorum: