"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
.............
Saatlerin durduğunu, zamanın donduğunu düşündün mü hiç? Endişeden ölürcesine... Saatin tiktaklarını hızlandırmak istercesine... Zembereğinden fırlamak için kıvranan yaycasına...
Sen hiç seni bekledin mi?..

Çaresizliğin en yoğununu yaşadın mı hiç? Mümkün olsa canını verebilmecesine... Ama elden bir şey gelmemesinin verdiği acıdan çıldırmacasına...
Sen hiç sana üzüldün mü?..

Haklıyken bile içindekileri anlatamayıp hak verdiğin oldu mu hiç? Haykırmak isterken içindekileri, çığlık çığlığa susarcasına...
Sen hiç sana kırıldın mı?..

Kelimelerin yetersiz geldiği oldu mu hiç? Kafandan bir sürü şey geçerken, bomboş kağıda bakarcasına... Elin kalemi tutmaz olurcasına...
Sen hiç sana yazdın mı?..

Öldün mü sen hiç yaşarcasına? Yükseklerden düşerken bir an zirvede bulurcasına... Issız bir adaya düşmek üzereyken, kıtaların en büyüğüne ulaşırcasına...
Sen hiç seni sevdin mi?..

Yine kelimeler yetersiz, yine zaman akmıyor... Ve ben bakakalıyorum boş kağıtlara... İçim bir roman yazacak kadar doluyken, dökülmüyor bunlar yine kalemin ucundan... Ve ben yine anlatamıyorum seni umutsuzcasına.. Ve..
Sana en çok ihtiyacın varken; sen hiç sensiz kaldın mı?..

Pınar ERDEM
Share

2 yorum:

  1. Ayinemizi içimize çevirmemiz lazım kimi zaman, dibimizi aydınlatmamız lazım, içimizle konuşup kendimizi de teselli etmemiz lazım..
    Güzel paylaşım teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız, kendimize değer verdiğimiz ölçüde değer verebiliriz karşımızdakine. 'Ben' kıymetsizken 'sen' kıymeti bilinmez !
    Değerli yorumunuz için müteşekkirim...

    YanıtlaSil