Davud’u ziyarete giden Lokman onu demiri eritip şekil verirken gördü. Demirden küçük halkalar yapıyordu o ulu bilge sultan sonra bu halkaları teker teker birbirine geçiriyordu. Lokman o güne kadar böyle bir şey görmemişti, hatta bu sanatın nasıl bir sanat olduğundan habersizdi.
Hayret içinde kaldı.“Sorsam” diyordu içinden, “neden halkaları böyle birbirine geçirmede?” Sonra caydı sormaktan, “sabretmek gerek” dedi, “sabır hedefe giden yolun kılavuzudur.” Sabreden kuş ötekilerden daha iyi, daha güvenli uçmaz mı? Elbet nedenini açıklar, dedi içinden. Hem sabırsız için kolay olan birden zorlaşmaz mı? Böyle bekledi bir süre Lokman. Davud ince ince çalışıp işini bitirdi.Ve zırhını tamam edip üzerine giydi. Lokman, sabrın yararını ve o demirden halkaların ne işe yaradığını görmüştü. Davud anlamıştı onu.
“Ey temiz gönüllü” dedi, “bu gördüğün, savaşta yaralanmayı önleyen güzel bir giysidir!”
“Sabır da kutlu bir giysi” diye karşılık verdi Lokman “Üzüntüyü önlüyor o da.”
Tanrı nice kimya yarattı ama hiçbiri sabır iksiri gibi değildir.
Mevlânâ/Mesnevi
4.12.09 |
vakt-i ibret
|
0
yorum
0 yorum: