"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

Susmaların sabahında sessiz bakışların ürkek çocuğu gibi ağlıyorum.
Uzaklardan belki yamaçlardan kıyılara düştüm.
Son bakışların ağlamalarında, son damlanın yüzden inen hüznüyüm.
Düşler sokağındaki hıçkırıkların boğduğu eskimiş bir yüzüm…
Düşlerden geldim Sana.

Belki ürkek, belki ağlayarak ama düşlerden geldim Sana (c.c.).
Düşlerin çelme takıp düşürdüğü ağlayan yüz, ben ki yırtıkların ayıpladığı göz…
Kime gideyim. Kanatsızlıkların akşamında, diyar diyar uçmanın sevdası düştü gönlüme.

Yanık bir bağırdan Sen çıktın yine sözlerime.
Her sabahın deli akşamında zincirler kırarken kör bakışlar,
bir divane sarhoşluğundaki aldanışlar.
Kar bakışların beyazında kör bakışları yudumlarken gözlerim.
Dilim duâda, gözüm semada ellerim Sana yakarışta.
Gizlerin kuytularında bir gözyaşı daha düştü, düşlerin ağlayan baharına…
Çöl kırmızısında bir kum tanesinin geceye kayan yıldızıyım.

Bu boş sokakların gözyaşına boğulan küçük kızıyım.
Gökler bulutlarını ararken yarına, ben Seni buldum ağladığım her akşamda.
Aynadan yansıyan her bakışta ve sesimi kıstığım her hıçkırıkta.
Eskimiş yüreğin, yamalı dokunuşunda aslılardan selam getirdim,
Seni andığım her anda.Kuş bakışı muhabbetlerden eli sadaka sesi, gönlü öteden nefesli.
Öylesine geldim işte, öylesine derin ve öylesine sevdalı.
Yarım kalmışlığın acısında kömür karalı…
Ben Seni görmeden sevdim.

Görmeden yandım da su isteyemedim.
Utandım da ses edemedim.Ben Seni görmeden sevdim…
Bir muhtacın ellerinden dökülen gözyaşlarında sevdim Seni (c.c.).

Gönlümün zincirinde her halkada bağlanmışlığım ile sevdim Seni.
Kaf dağının ardındaki masal sıcaklığında sevdim, sevdim Seni.
Dilime duâ, gölüme şifa diye sevdim Seni.

Ben Seni görmeden sevdim.
Görmeden de sevilir ya…
Handan Sır
Share

0 yorum: