Güç neşâtın kademin kalbe alıştırmaktır
Yoksa gam her ne zaman istese hâzır bulunur
(Zor olan, huzur ve neş’enin ayağını kalbe alıştırmaktır. Yoksa gam için mesele mi var? O ne zaman istese gönülde baş köşeye kurulur ve hükmünü icra eder.)
-Nâbî-
23.1.13 |
vakt-i dîvan
|
5
yorum
Harikasın dinlerken göz yaşlarımı tutamadım beni kırmadığın için çok teşekkür ederim, şimdi daha bir duygu dolu okuyacağım yÜreğinden öpüyorum sevgilerimle.
YanıtlaSilCanım benim içtenliğin için çok teşekkür ederim. Beğenmene sevindim hatta duygulandım :)
SilSevgiyle dolu selamlar..
ZORSUN GÖNLÜM ZOR
YanıtlaSilHikmetine eremedim
Esrarını çözemedim
Dilini bilmedim
Sırrını sezemedim
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Bilirim hiç hesaba kitaba gelmezsin
Bir bakarım ki halden hale girmişsin
Renkten renge girip gökkuşağına boyanırsın
Bazen Yaz bazen de Kış'sın
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Gün geldi, habersiz yollara düştün bir başına
Alim olup döndün, ders vermeye başladın bana
Secdelere kapandın, kullukla çoşup döndün Allah'a
Derviş hırkası giyip, Yunus göründün ona buna
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Gaflete daldın sonra kendine geldin uyandın
Hırçınlaştın gönülleri yıka yıka dolandın
Gittin pişman oldun, ağladın da ağladın
İyi iken hoştun ama kötü iken çok utandın
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Peşinden koştun, tutmak istedin makamı şanı dünyayı
Sonra irkildin ve dedin ki:" bunların hepsi aciz ve bayağı"
Abdest alıp okudun bir kaç sayfa Kur'an'ı
Gözlerin doldu, işittin sen de, bu kutlu hitabı
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Zaman olur, bakarım ki aşk odunuyla yanıp tutuşursun
Sonra söner, sertlerden sert kırılmaz bir taş olursun
Nefsine de uyar, bir iki demez yolundan da şaşarsın
Tevbe edip, dersin ki "affet Rabbim, Sen ki Ğaffar'sın"
Gönlüm seni canıma mihman edemedim
Zorsun gönlüm zor
Yine manâ yüklü bir şiir. Paylaştığınız için müteşekkirim Fatih kardeşim..
Silbirşey değil abla... İşte geldik işte gidiyoruz.
YanıtlaSilAşk insanı yükseklere götürür değildir abla,
Aşk yükselmenin ilk basamağıdır.
Fethetmek önce gönlü sonra cihanı
Hangi erlere verirler böyle bir namı ve şanı
Aciz olan aklıma ruhuma gönlüme yanayım
Beni de Fatih gibi sadık kullarında eyle Allah'ım
Kendin dalmayacaksan daldırma kovanı
Böyle anlayamaz, bilemezsin ki gönül de olanı
Koy kadehini aşk ile meşk ile doldur
Aşk'ı bilmeyen sakilerden ne olur uzak dur
Kadehe dolan aşk şarabının ilk damlası aşk'ın gözyaşıdır
Saki : " Aşk akıl işi değil gönül işi " diye fısıldasa da
Anlamayan gönlünün "Fatih"i ol(a)mayandır
Gözü açık gönlü hakikate kapalı olandır
Dalamıyorsan aşk'ın deryasına hep "ben" demendendir
Çareyi uzakta arama "ben"liği silecek olan yine sendedir
Aşk ile kıymete biner cihanlara değersin
Hazine sende saklı, dilencilikle neyi beklersin
Ekeyim gönül toprağıma bir bir okşanacak tomurcuk
Yaşım geçiyor ben kapında muhabbet bekleyen bir çocuk
Yazıya şiire kaleme kâğıda üflenir aşığın soluğu sesi
Üfül üfül esen rüzgarlara karışır hasret kokan nefesi
Günleri saymıyorum zaten, özlemle geçiyor birer birer
Yüzümü ufka çevirdim ben de bekliyorum müjdeli bir haber
Aşk'ım acizliğim hasretliğim heybemde ki sermayem
Allah’ım! "Fatih" gibi sadık kullarından olmaktır gayem
Ağladım bir sabah ezanında gözyaşım Mecnun'un yaşına denk
Her bir "ALLAHU EKBER" sesinde açıyor güller gönlümde rengârenk
Kelimeler aciz kaldı, kâfi gelir mi bu sözler
Bana da " Fatih"lere kıldığın gibi bir teveccüh kıl, gönlüm lütfunu özler
Gülistanda, gül ile diken arasında gittim durdum
Canını canana veren, ağyara bak(a)maz diye buyurdum
Kalem de yazacak heves yok, ben ise ham'ım ham
Hz. Mevlana’nın dediği gibi "söz az olsun öz olsun vesselam"