"düşün, düşün ki düşün gelişsin"



Güzele, güzelliğe, gülümsemeye, sanata, estetiğe giriş kapısı bırakmayan bir kaos koşturmacası. Bir an durup nefes alamaz hale getirmiş planlar, ihtiraslar... Sanki çevremizi kuşatmış, çengellerini eteğimize takmış, bütün yürüyüşlerimizi yavaşlatan, bütün hedefleri öteleyen ve erteleyen bir karabasan. Adına hayat diyoruz.

Bir filmden bir replik hatırlıyorum; "Bir sırt çantası edinin ve sahip olduğunuz her şeyi onun içine koyup yaşayın!" diyordu. Doğrusu hiç fena fikir değil. Pazardan bir sırt çantası alıyorsunuz ve sahip olduğunuz her şeyi onun içine yerleştiriyorsunuz. Siz içini doldurdukça genişleyen bu çantaya neler koyardınız?

Sahip olduğumuz küçük şeylerden başlayarak koymayı deneyelim isterseniz. Kalemlerinizi, not defterinizi, anahtarlarınızı, cep telefonlarını kesinlikle taşımalısınız. Sonra küçük eşyaları toplamaya başlardık herhalde. Madem sahibiyiz, onlara da çantada yer açmalıyız. Elbiseler, ayakkabılar, tabaklar, tencereler, sehpalar, televizyon ve beyaz eşyalar. Durun daha bitmedi!.. Sırada asıl eşyalar var. Evlenirken sıkıntılara girip, borç edinerek mutlaka aldırdığımız, sonradan kullanmakta ihmal göstersek de olmazsa kendimizi yoksul ve hatta çıplak hissettiğimiz, dolayısıyla evde mutlaka bulunması gerektiğine inandığımız asıl eşyalar. Koltuk takımları, yatak odası mobilyaları, salon konsolları, süsler, çerçeveler... Yer kalmadı diyenler için hatırlatalım, çantanız her an genişleyebiliyor ve dolmak bilmiyor. Üstelik ne kadar dolsa da siz körükleri açar, yan cepleri kullanır, birkaç şey daha sığıştırırsınız. Unutmayın ki sahip olduğunuz şeyler bu kadarla bitmiyor. Arabanızı bırakacak değilsiniz mesela... Yazlık neyse de evinizin hiç olmazsa bir odasını (okuma odası / oturma odası / yatak odası vs.) tercih etmelisiniz. Koyun, çekinmeyin koyun, sıkıştırın!.. Ne de olsa edinmek için çaba sarf ettiniz, para harcadınız, bedel ödediniz. Helal malınız değil mi?

Artık yeter mi diyorsunuz? Öyle olsun. Ama bizden hatırlatması, hani sonra aklınız geride kalmasın. Son bir kez bakın; "Çantanıza sahip olduğunuz her şeyi koyduğunuza inanıyor musunuz? Bir şey unutmadınız değil mi?"

Pekala, rahat bir nefes alın. Çok yoruldunuz... Sırtınızı bu çantaya yaslayıp birazcık dinlenin. Çünkü az sonra onu taşımaya başlayacaksınız. Ve ne kadar ağırlık taşıdığınızın farkına varacaksınız. Hayatınızın ağırlığı ne kadar, göreceksiniz. Korkmayın canım, bunların hepsi size ait. Ama sorun kendinize bakalım; bu denli yük ile hangi mesafeyi kat edebileceğinizi, ne kadar ilerleyebileceğinizi, hangi hedefe varabileceğinizi sorun. Hayatınızın ağırlığını sorun. Bu ağırlığı taşıyan dizleriniz, gözleriniz, sözleriniz ve yüzlerinizin aslında sizden ne istediğini sorun. Bu yüklerden hangisini bırakırsanız sizden ayrıldığı için üzüleceğini veya arkanızdan gözyaşı dökeceğini sorun. Sorun sorun, çekinmeyin, cevap verirler... Hiçbiri mi? O halde neden taşıyorsunuz? Neden yükleneceğim diye bunca çırpınıyor, kendinize eziyet ediyorsunuz? Bizim Yunus "Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı" demiyor muydu? Peki bunca ağırlığınız var iken huzuru yakalayabileceğinize inanıyor musunuz? Bunca yük sizin belinizi bükmüyor mu sahiden? Ve asıl soru şu: Birisi size, "Çantayı boşaltın ve hepsini yakın gitsin!.." diyecek olsa itaat eder misiniz? Şeyh Galib karşınıza dikilse ve "Tedbirini terk eyle takdîr Hudâ'nındır" dese mesela!..

Eğer Galib'e itaat edip kibriti çaldıysanız, yukarıdaki soruyu size tekrar sormamız gerekiyor. Bu sefer yanılmayın, iyi düşünerek cevap verin lütfen! Soru şuydu:

"Çantanıza sahip olduğunuz her şeyi koyduğunuza inanıyor musunuz? Bir şey unutmadınız değil mi?"

Düşünün bakalım!

Yoksa unutmuş musunuz?

İnanmıyorum, "Benim için çarpan kalpleri çantama koymayı unutmuşum!" diyen şu ses size ait olamaz!..

Yazının tamamı için: İskender Pala/zaman

Share

2 yorum:

  1. Defalarca okuduğum bir yazı
    seviyorum böyle iç dünyamızda düşündüklerimizi bizden önce yazıya döken insanları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende seviyorum, iç dünyamızın dile getiremediği cümleleri yazıya döken insanları, onlar iyi ki var..

      Sil