"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

İran filmlerinin kendine has bir dokusu, duygusu var, öylesine dingin, öylesine doğal. Baran'da işte böylesi filmlerden bir tanesi, samimi, içten ve aşkın en yaşanılası hâli... Daha fazla söz söylemek haddimi aşar, en iyisi sözü Nazan Bekiroğlu'na bırakayım;
.......
Erkek (Her sahnede/Her haliyle)

Sen geldin. Benim eziyetim dokundu sana. Ama bağışla, senin sen olduğunu bilmiyordum. Ne zaman ki öfkemin üzerine indi yağmur. O zaman duruldum.

Sen saçlarını tararsın. Ben seni, puslu aynanın içinde bir resim, ağır ağır uçuşan perdenin üzerinde bir gölge olarak fark ederim. Masal keser dört bir yan. Seni yeşiller içinde bir cennet çiçeği velvelesinde ilk kez gördüğümde, sen o musun, diye sormam bile. Bilirim ki rengini gizlesen kokunu saklayamazsın, perdeni çeksen ışığını boğamazsın. Benim gördüğüm benim rüyamda kalır. Senden şüphelenmek yerine çimento yanığı göz bebeklerimden şüphelenmeyi yeğlerim. Fark ederim aynanın sırtındaki sırrı. Eksiğim gibi durduğunu. Güvercinlerin kanat sesleri inşaat işçilerinin yanık türkülerine karışırken fıtratın dilinde işlemeye başlarım. Bir yanımdan sakinleşir ama bambaşka bir yanımdan taşarım.

Bir başka aynada tanırım kendimi. Bundan böyle hoş-halim. Latifim. Gördüm ya seni görülmek de isterim. Yağmurun rengini ateşte seçerken ne yana gitsen sana dönerim. Çıkarırım alnımdaki kara bağı. Bahtımı ekmeğine bağlarım. Anlamsız varlığım anlam bulur. Başkalaşırım. Mademki elinin dokunduğu her şey, bir bardak çay, iki parça şeker olsa bile. Harikulâde bir şey.

Çamura saplanmış kara lastik pabucun bütün masallardaki kristallerden daha varlıklıdır. Ama yokuşun dik senin, yükün ne kadar ağır. Senin taşıdığın benim belimi büküyor. Sen ezilme, bel verme diye her şeyden vazgeçebilirim. Sarı bir sayfanın resmiyeti üzerinden kazınan vesikalık bir fotoğraf gibi bir anda kimliksiz kalabilir, ismim gibi cismimden de geçebilirim.

Kadın (Sadece Bir Sahnede/Peçesini indirmesiyle)

Daha düne kadar yüzüm açıktı sana. Aramızda masumiyet ihlaline dair bir hece yoktu. Çünkü senin farkında olmadığım gibi benim farkımda olduğunun da farkında değildim. Ama şimdi bir bilmek halindeyim ki yüzüm, keskin inen bir satırın gürültüsünde, her şeyi karanlığa boğan bir perdenin düşüşü kadar ani ve kesin, senin yüzüne kapalı bundan böyle.

Çünkü beni fark ettiğin anda ve bunu benim de bildiğim anda ne senin senliğin ne de benim benliğim kalır. Geriye sadece içimizde taşıdığımız Âdem ve Havva ve aramızdaki ezel olasılığı kalır. Bu yüzden şimdi sadece yüzümü değil kalbimi de her an izleyen bir çift göze dair terbiyeyle, aramıza bir uçurum koyuyorum. Senden kaçıyor, kendimi senden gizliyorum.

Ama. Aşkın koşulanda değil kaçılanda, açılanda değil kapananda olduğunun da bilgisindeyim. Peçemi örterek açıyorum sana kapılarımı. Dahası ezeli bir bilginin ürpertisi yüzüme sinerken aramıza bir senlik ve benlik davası sokuyorum. Seni ben karşısında tanımlıyorum yani. Sana yer veriyor, baha biçiyorum. O dairede kendimi tamamlıyorum. Senden gizlenerek seni sen, beni ben yapıyorum. Böylece benim için taşıyabileceğin bütün anlamların farkında olduğumu da beyan ederek benim kadın senin erkek olduğumuzu yüzüme indirdiğim şu peçede aşikâr ediyorum. Bu halimle seni bir mümkün olarak gördüğümü itiraf ediyor, senle ben arasındaki bütün ihtimallere evet diyorum.

Nazan Bekiroğlu/zaman
Share

6 yorum:

  1. Yine bir Cuma geldi sevgili Abheri;
    Cuma günleri kalbim derinden sızlar. Cumadır terkediliş... Sabah gözlerimi açarken beraber hissederim o acıyı. Gül yüzler solmasın inşaallah, her daim mutlu ve huzurlu olsun bütün iyi niyetli kalpler. Umutsuz kalplere umut, çaresiz yüreklere çareler yağsın bu günler hürmetine. Bağrımıza saplanan kara hançerlerin yara ve izleri silinir inşaallah...
    Selâm Ve Duâ ile sevgili Abherii...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böylesine içten dileklere gönülden bir amin diyorum, Cuma haftanın en nadide günü, Rabbim lâyıkıyla cumayı geçirmeyi nasip etsin inşallah..
      Sevgi ve selam ile..

      Sil
  2. Nazan bekiroğlu'nun kalemine edecek kelam varmı ki..Çok iyi demek ne haddime.

    Bu senlik ve benlik davası beni epey etkiledi
    Hele ki "seni ben karşısında tanımlıyorum" ne büyük bir cümledir.Kimleri kendi karşımızda tanımladık..Kimlerin karşısında tanımlandık..

    Baran filminin afişi de hala onu izlemediğimi hatırlatmaktan başka birşey çağrıştırmıyor :(

    Teşekkürler abheri,
    Satırlarla aramıza bir senlik benlik davası açtığın için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız Nazan hocanın sözüne söz söylemek güç!
      Film çok güzel lâkin Nazan Bekiroğlu'nun yorumuyla ayrı bir anlam kazanıyor..

      Bu güzel yorum için müteşekkirim sevgili NüHa..
      Ne diyebilirim ki, eksik olma :)

      Sil
  3. İran filimlerini çok severim, duyguyu çok güzel yansıtırlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet iran sineması samimi, içten ve tertemiz duyguların yansıtıldığı film kareleri ile dolu..

      Sil