"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
Vav gibi olmak pek zor bir meşakkat aslında.

Dik durabilmek, ama mağrur olmadan, mütevazi olmak; fakat boyun eğmemek; aynı Vav’ın başı gibi. Sınırları konusunda tavizsiz olmak, lakin bu katılığı sert bir şekilde değil, tüm yumuşaklığıyla beraber sindirebilmek; tıpkı Vav’ın gövdesi gibi. Sabit fikirli olup, tek yöne doğru ilerlememek, ama aslından sapıp kararsız; başıboş da kalmamak; Vav’ın kuyruğu gibi.

Sert bir harf gibi durur Vav, ancak incelendiğinde farkına varılan narin yumuşaklığına rağmen. Amacına doğrudan ulaşabilmek için kolay yola sapmak varken yapmaz bunu Vav. Bulunduğu yöne; aslına da dönecek olsa dolanarak; düşünerek; gerekirse durup bekleyerek yapar bunu.

Mütevazidir Vav, ama ne mütevazilik! Sahte bir yalakalık, gösterişçi bir boyun eğme değildir onun mütevaziliği. Edebi çağrıştırır Vav’ın mütevaziliği. Tüm gösterişlerden soyunmuş bir halde özüyle ne olduğunu gösterir görebilenlere.

Mükemmel, simetrik, sabit değildir Vav. Değişken, kıvrımlıdır; duramaz yerinde. Yine de kaçış diyemeyiz buna, ne olduğunu, nerede olduğunu herkesten daha iyi bilir Vav. Bireysel değildir hiç bir zaman. Gerektiği yerde yoldaşına anlam katabilmek için kendinden, okunuluşundan feragat eder. Yoldaşına anlam katar, onla tek bütün olmuşcasına.

Velhasıl saymakla bitmez Vav’ın özellikleri; güzellikleri. Ama biliriz ki zordur Vav gibi olmak, vav gibi mütevazi olmak, keskin; ama yumuşak, dik fakat kibirli olmamak. İmkansızdır belki de...
 
-alıntı-
Share

0 yorum: