"düşün, düşün ki düşün gelişsin"
Kollarından saatlerini çıkartıp atan kelimelere bak! Vakti hiçe sayan harflere! Halbuki ne kadar uzak insan insana! Kimi zaman konuşarak inşa ediliyor köprü, kimi zaman susarak. İnsan için susma vakti ama o hâlâ konuşuyor. Hayırlı bir söz söylese keşke; konuşuyor yalnız. Sözlerinin rengi, kokusu, tadı önemli değil. Su değil sözleri, sel. Kaldırma gücü yok. Tek bir mana gemisi yüzmüyor üzerinde. Belki de söyleyeceği bir şey yok. Peki söylediği ne! Birkaç kırık dökük tahta parçası. Bir kazazede kelam. Hem kiminle konuşuyor? "Konuşulacak bir insan" olduğu zaman konuşmamak, onu kaybetmek demektir," diyor Konfüçyüs. Büyük kayıplar veriliyor bu savaşta. Konuşulacak insan nerede! "Ney gibi, dostumun dudağıyla bir araya gelseydim, söylenecekleri söylerdim. Dildaşından ayrılan kişi, yüzlerce nağmesi de bulunsa dilsiz olur," dediğinde Mevlânâ bütün sazlıkların başı göğe değiyor. Başımızı eğelim o halde sözlüklere. Susmak, tabiata uymaktan geliyor. "Sus" doğal ses, tabiata özenen. Konuşmaksa başka türlü bir tabiat. Saate bak! Demosten güzel konuşmak için çakıl taşı koymuştu dilinin altına. Hz. Ebu Bekir'in dilinin altındaki çakıl taşının anlamı: "Güzel susmak."
Bir de konuşma vakti var, suskunları şeytanla akraba kılan. Şimdi hakikat vakti! Tehlike çanları çalıyor susmak hoşuna gittiği an. "Dilim yok!" deme gönlün yok senin. Bir cümle ne çok şeyi değiştirir oysa. Cimriliğin yüzünden zengin oluyor zulüm. Ah susarak örten hakikatin üstünü! Tanıklığını bekliyor kâinat. Konuş artık! Şahitlik defterini imzaladın. Binlerce yıl geçti Âdem'e kelimeler öğretileli. Anahtarı mı kaybettin? Kır kilidini hafızanın. Yalnız çıkarmadan önce sandıktan, sürt burnunu cevherinin mihenk taşına. Akıl konuşurken gerek. "Ey akıllı zat! Ağzındaki dil nedir? Hüner ve marifet sahibinin hazine kapısının anahtarı. Kapı kapalı olursa kim ne bilecek ki, içeride kuyumcu, cevahirci mi var, yoksa hırdavatçı mı!" (Sâdî) Şimdi konuşma vakti. Dili bir kement gibi atmanın karanlığın boynuna.

İki parlak noktanın çarpışması mı felaket, üst üste gelmesi mi? Nokta sonu mu işaret ediyor, yeni bir başlangıcı mı? Kaybolduk dil ormanında. Kutup yıldızı üfledi fenerini. Ağaçlar yosundan şallarını attılar. Dil yılanları dallardan sarkıyor. Kaybolduk. İki nokta üst üste mi, nokta mı gerekiyor burada? İmlâ kılavuzuna ihtiyacımız var. İki nokta üst üste kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur, nokta cümlenin sonuna. Konuşmak mı susmak mı gerekiyor burada? İman kılavuzuna ihtiyacımız var.

- Susalım mı konuşalım mı?
- "Halkla az, Rabbinle çok konuş!" diyor, Muaz b. Cebel.
- Susalım mı konuşalım mı?
- "En uzun hapse dil müstahaktır" diyor, Abdullah b. Mesud
- Susalım mı konuşalım mı?
- "Susmak büyük adamların ticaretidir," diyor İmam Şâfiî.
- Susalım mı konuşalım mı?
- Saatine bak!

A.Ali Ural
Share

3 yorum:

  1. "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır," diyor, Hz. Peygamber.

    Her ne kadar dinimiz haksizlik karsisinda sessiz kalmamizdan yana degilse de, yukarida zikredilen cümle dogrulari ifade etse de, bendeniz affiniza siginarak bu deyimin hadis olmadigini belirtme durumundayim.

    Yanlislik karsisinda susmak olmaz idi :)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim kardeş uyarın için, bende biraz araştırdım ve haklısın genel itibari ile hadis olarak kabul edilse de sahih kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlanmamış.
    Dikkatin ve yanlışlık karşısında susmadığın için tekrar teşekkür ediyorum. O cümleyi kaldırıyorum hemen :)
    Selam ve dua ile...

    YanıtlaSil
  3. Rica ederim efendim. Uyariyi dikkate aldiginiz için asil ben tesekkür ederim.

    YanıtlaSil