"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

Sevgili İnsanlık,
Senin gerçek halini en son, Sevgili’yle (sav) beraber kol kola görmüşler.

Merhamet, şefkat, hoşgörü ve sevgi de yanınızdaymış.
Zaman zaman bir görünüp bir kaybolsan da o gün bu gündür hiç kimse görmemiş gerçek halini.Bir yerlerde saklanıyorsun, bunu biliyoruz.
Koluna girecek dost yürekler arıyorsun belli ki ortaya çıkmak için.
Belli ki bir hayli dargınsın bize.
Sevgili İnsanlık,
Biliyoruz ki şu yaşlı yeryüzü, senin en berrak hâlini Sevgili’nin (sav) ışığıyla gördü.Daha önceleri de görülmüştün, Yusuf (as), Musa (as), İsa (as) ve birçok sevgi dostlarıyla.Ama hiç bu kadar güzel tecelli etmemiştin dünyamızda.Hep böyle defalarca saklanmışken, defalarca belirmiştin yeryüzünde.En son saklandığında yeryüzünde bir mağarada, Sevgili’yle (sav) inmiştin dağın zirvesinden insanların arasına.İnsanlar sana muhtaçtı çünkü, insanlar sana en fazla muhtaçtı.

Ve O Sevgili’yle (sav) beraber,
milyonlarca parçaya bölünerek yerleşmiştin yüreklere.
Sevgili İnsanlık,
Biz biliyoruz ki şimdi, sen Sevgili’den (sav) önce diri diri toprağa gömülen körpe kız çocuklarının feryatlarıyla terk etmiştin insanları ve de şehirleri.

Sırtında kırbaçlar şaklayan çaresiz kölelerin iniltileriyle terk etmiştin.
Alkol kokan, hoyrat şehvet hırıltılarına kulak tıkayarak terk etmiştin.
Zalimin gürleyişleri, mazlumun inleyişleriyle terk etmiştin bizi.
Ve daha önceleri sevgili insanlık,
Yusuf’la (as) beraber kuyuya atılmış, Eyyüb’la (as) mağaraya sürülmüş, Yunus’la (as) balıklara yem edilmiştin.Ve her gidişinden sonra; gözyaşlarıyla döndün insanların arasına, bir Sevgilinin (sav) kolunda.
Sevgili İnsanlık,
İnsanlar zaten seni, Sevgili’nin (sav) gözyaşlarında gördüler önce.

Ve biz gözyaşlarıyla beslendiğini, gözyaşlarıyla büyüdüğünü biliyoruz yüreklerde.
Ve biz; bir tarafının, bir gözü yaşlıyla sürgünde olduğunu da biliyoruz, şimdilerde.
Sevgili İnsanlık,
Şimdilerde sana o kadar muhtacız ki… Hangi mağaranın içinde, hangi kuyunun dibinde, hangi denizin ortasındadır diğer yarın, bilemiyoruz?Hani çocukluğumuzda; elma dersek çıkar, armut dersek çıkmazdın orta yere.
Sevgili insanlık,
Bir çocuk masumiyetiyle çağırıyoruz şimdi seni. “Elma” diyoruz, çık artık!
Sevgili insanlık,
Akıllar senden uzaklaşmakta senin yokluğunda.

Sen biliyorsun ki; sevgi, merhamet, şefkat ve gözyaşının eşlik etmediği bir akıl, et yığınından başka bir şey değildir.Şimdi, et yığınlarının inşa ettiği çelik paletler arasında ezilmektedir merhamet.
Ve merhametin öldüğü bu dünya, kanlı bir dünya oldu.
Ve gözyaşlarından mahrum bu dünya, kurak bir çöle döndü.
Sevgili insanlık,
Gözyaşları sendedir bunu biliyoruz artık. “Elma” diyoruz, ne olur ortaya çık!
Sevgili İnsanlık,
Sen gittin; cimrilik, cehalet, kabalık, budalalık,

enâniyet, nefsâniyet, şehvâniyet boy verdi gönül vadilerinde.
Ayrık otları gibi sardılar ruhları.
Ve sevgi, bir kuş gibi uçup gitti beden kafeslerinden.
Sen gittin; dertsizler dertlileri, zenginler fakirleri, sahipliler sahipsizleri unuttu.
Sen gittin; benlikler nefislere kaptırıldı ve ruhların içi boşaldı.
Sevgili İnsanlık,
Bizler de sensizlikten düşen payımızı aldık. “Elma” diyoruz, ne olursun çık artık!
Sevgili İnsanlık,
Belki bir yetim yürekte büzülüp kaldın,

belki başı okşanası masum bir çocuğun yüreğinde.
Belki sürgün yemiş gönüllerin içine akıttığı gözyaşlarında saklısın,
belki bir kutlunun hüzünlü yüreğinde.
Yine insanların yüreğindesin, biliyoruz.
Ve seni, kavminin Yunus’u (as) araması gibi arıyoruz.
Sevgili insanlık,
Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha “elma” diyoruz. Ne olur, dön artık!
Arifhan Akpınar
Share

2 yorum:


  1. Herkesin insanlık anlayışı o kadar değişmiş ki
    Bizde saklansan iyi olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan olmanın erdemini ne zaman anlayacağız acaba?

      Sil