"düşün, düşün ki düşün gelişsin"

Gam gönülden başka kimsenin yüklenemediği bir yük, tahammül edilemeyen bir yaradır. İşte bu yüzdendir ki gam, âşıkın mihenk taşıdır. Onun istek ve dayanıklılığı ile sadıklığını ölçer. Bu bakımdan âşık daima gam ister, âdeta onsuz olamaz. Gam, âşıkın en vefalı dostudur. Zira bu dost sayesinde sevgiliye ulaşacaktır. Yine Ahmed Paşa bu gerçeği şöyle terennüm eder:
Gam çekmeyince kıymeti artar mı âşıkın
Kan yutmayınca buldu mu hiç i’tibâr lâ’l
Her şeyin sonu olduğu gibi gönüldeki gamın da bir sonu olacaktır. Oysa âşık vuslat gecesinde de gamlıdır. Zira “ya bu vuslat bitiverirse!” diye düşünmektedir. Onun için vuslat yerine gam istemek daha geçerlidir. Değil mi ki gam sevgiliden gelir; öyleyse değerlidir. Ona gönülde yer verilir. Bu yüzden gama çare aranmaz.Onun çaresi yine gam çekmektir. Doktorun buna yapacağı bir şey yoktur. Gamla içli-dışlı olan gönül bundan zevk bile duyar. Bu yüzden boyu hilâle dönse, devamlı âh etse, yakasını yırtıp feryatlar koparsa, hatta âleme rüsvay olup toprağa karışsa bile şikayette bulunmaz. Kaldı ki sevgiliye şikayet olmaz. Üstelik sevgilinin duruma inanıp inanmayacağı da şüphelidir. Ya inanmayıverirse?.. Fuzuli’ yi (ö.1556)dinleyelim:
Gamım pinhân dutardım ben dediler yâre kıl Rûşen
Desem ol bî vefa bilmen inanır mı inanmaz mı ?

İskender Pala
Share

0 yorum: